Nurcan Etik'in 14 Haziran 2023 tarihli Yenigün Web Sitesi'ndeki köşe yazısıdır.
Geçtiğimiz hafta sonu Ekoloji Birliği'nin Meclis Toplantısı Akbelen'de yapıldı. Orada yapılmasının bir nedeni vardı, seçimden sonra ormana kesim için girileceği haberi Akbelen Direnişçilerinin kulağına gelmişti. Bunun üzerine direnişçiler tüm ekolojistlere destek çağrısı yaptı. Ekoloji Birliği de bu çağrıya yanıt vererek Ankara'da yapılacak olan toplantıyı Akbelen'e taşıdı. Ekolojik bir aktif direnişin olduğu tek yere.
Akbelen Direnişi Türkiye tarihine çoktan girdi. 700 gündür çadır nöbeti tutuluyor. Ülkenin en uzun çadır direnişi. Üstelik çadır nöbetine başlamadan önceki 2 yılda da ormanda kömür şirketine karşı direniyorlardı. Tam 4 yıldır ağacını, suyunu, toprağını korumaya çalışıyor İkizköylüler. İradeleri müthiş. Zor, ama yılmadılar. Yılmaya da niyetleri yok.
Akbelen Ormanı müşterek bir alan. İkizköylüler ve civar köylülerin ormanla birlikte yaşadığı, ondan çok şey aldığı ve ona çok şey verdiği bir alan. Birbirlerini besliyorlar. Kaç kuşak birlikte büyümüşler, birlikte yaşıyorlar ve birlikte yaşamaya devam etmek istiyorlar. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Neoliberal politikalar ülkemizde belki de hiç olmadığı kadar doğaya saldırarak kendini var etmeye çalışıyor. Hiç kimsenin olmayan ama herkesin de olan, en çok da o alanla ilişkisel bir varoluşu olanların olan o müşterek alanlara... Bunların karşısında verilen mücadele hem vahşi kapitalizme hem de bunun karşısında konumlanan sönük muhalafete ve bu ikisi arasında sıkışan sessiz çığlığa bir alternatif sunabilir mi?
4 yıldır o alanı korumaya çalışanların mücadelesi; saman alevi gibi olan muhalif eylem biçimlerine, iradesiz ve ne idüğü belirsiz bir muhalafete, her daim herhangi bir toplumsal harekette geriden gelen ve aslında gelemeyen sola, bir alternatif olabilir mi? Bize alternatif bir mücadeleyi, alternatif bir uygulamayı, alternatif bir politikayı işaret etmiyor mu bu yerel irade.
Akbelen'de yerelin iradesi, vahşi kapitalizmin karşısında 4 yıldır dimdik ayakta. Akbelen'de yerelin iradesinin, karşı karşıya kalınan yıkımla, yaşam alanına yapılan saldırıyla nasıl mücadele edileceğine dair 4 yıllık birikimi var. Bu birikime odaklanmak bizi çıkmazlardan çıkarabilir mi?
Neden olmasın?
Yereli, müşterekleri korumak, yerelden ve müşterekler üzerinden bir mücadele ortaya koymak ve bu mücadelede iradeli olmak yeni bir çıkışın formülü gibi önümüzde duruyor. Akbelen Direnişi'nin bize verdikleri, sandığımızdan çok daha fazla gibi görünüyor.
Kommentarer