top of page

Antroposen Araştırma Grubu

Antroposen Araştırma Grubu, ortak bir bilimsel amaç uğrunda bir araya gelerek fikirler, çözümler ve çalışmalar üretecek her biri farklı dallardan araştırmacılardan oluşur. Çalışma grubunun ana hedefi, ekolojik krizi sosyal, politik, kültürel ve tarihsel boyutlarıyla analiz etmek; jeoloji, biyoloji, çevre bilimleri, iklimbilim gibi yer, fen ve mühendislik bilimleriyle bir arada ve bu bilimlerle doğrudan ortaklık içinde krizin çözümüne yönelik bilimsel üretim ve etkinlikler yapmaktır.

Dünyanın en acil çözüm bekleyen konularından biri kuşkusuz içinde bulunduğumuz iklim krizidir. Fosil yakıt tüketimi ve endüstriyel tarımın yarattığı sera gazlar, dünyanın, son 12 bin yıldır sahip olduğu stabil ve ılıman-yağışlı iklimini hızla değiştirmekte, atmosferin ve deniz suyunun ısınmasıyla olumsuz etkilerini çoktandır deneyimlediğimiz bir ekolojik krizi yaratmaktadır. Dolayısıyla, gezegende insan kaynaklı bir kitlesel canlı yok oluşa yol açıp açmayacağımız ve insan toplumlarının refah ve huzur içinde bir geleceğinin olup olmayacağı bu kriz karşısında alacağımız tutumla ve hayata geçireceğimiz bilimsel çözümlerle bire bir ilişki içinde.

 

ANTROPOSEN NEDİR?

İlk olarak 2000 yılında Nobel ödüllü kimyager Paul Krutzen tarafından ortaya atılan “Antroposen” kavramı, dünya ikliminin salt jeolojik veya ekolojik bir devinim olmaktan çıktığını, ani iklim değişikliklerinin arkasında yatan ana aktörün insan olduğunun altını çizmeyi amaçlamıştır. Bu nedenle, insan anlamındaki Antik Yunanca “anthropos” kavramını kullanan terim, insan kaynaklı iklim olaylarının görüldüğü yeni bir jeolojik çağa ve bunu insanlık üzerinde yarattığı ahlaki, vicdani, politik sorumluluğa vurgu yapar.

ANTROPOSEN NE ZAMAN BAŞLADI?

Antroposenin tam olarak ne zaman başlamış olduğu tartışmalıdır. Kimi araştırmacılar onun ilk bitki ve hayvanların evcilleştirildiği, tarımın başladığı ve köylerin kurulduğu Neolitik Dönemde, yani günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce, Türkiye’nin de içinde yer aldığı, Güneybatı 2 Asya’da başladığı görüşündedir. Kimileri ise İngiltere’de Endüstri Devriminin bir simgesi olan buhar makinasının icat edildiği 1784’te başladığı yönünde görüş bildirir. Her iki görüş Antroposen Çağı sadece jeolojik stratigrafiyi veya yeni bir iklim dönemini betimleyen bir konu olmaktan öte bir ilgiyle ele alırlar. Tüm bilim insanları, Antroposenin Holosen Dönemden alışık olunan atmosferik, ekolojik, iklimsel dengesinin doğayı nesneleştiren, onu tüketilecek bir kaynak ve hammadde olan gören yaşam ve düşünce biçimlerinin görülmesiyle oluşmuş, endüstriyel insan faaliyetleri nedeniyle önlenemez biçimde gezegenin ısınmasına ve canlı yaşamını tehdit eden olumsuz bir dönüşümü ifade ettiğini kabul eder.

ANTROPOSEN ÇALIŞMALARI NASIL OLMALI?

Meselenin çok yönlü, çok aktörlü, çok değişkenli ve çok bilinmeyenli olması, bilim kurumlarının da iklim krizine geleneksel ve hantallaşmış yapılarla yaklaşamayacağını gösterir. Antroposen, tüm bilim dallarını ilgilendiren ve tümünün kolektif olarak üzerinde teori, metod, bilgi, veri ve öngörü üretmesi gereken şemsiye bir araştırma alanı olarak tanımlanabilir. Antroposeni araştırmak ve günümüzün ekoloji kaynaklı sosyal, ekonomik ve politik sorunlarına çözümler geliştirmek için transdisipliner ve uluslarötesi çalışma zorunluluğu bulunur. Modern üniversitelerin geleneksel fakülte ve bölüm bazında ayrı birimler olarak yapılanmış olması, bilim dallarındaki aşırı uzmanlaşma ve farklı dalların iklimle ilgili konulara değişen yaklaşım, anlayış ve ilgileri insan ve canlı yaşamıyla ilgili aciliyet gösteren böylesi konuda bile kolektif araştırmaların yapılmasını ve yenilikçi çözümlerin geliştirilmesini engellemektedir.

ANTROG: AMAÇ VE KAPSAM

Antroposen Araştırma Grubu, ortak bir bilimsel amaç uğrunda bir araya gelerek fikirler, çözümler ve çalışmalar üretecek her biri farklı dallardan araştırmacılardan oluşur. Çalışma grubunun ana hedefi, ekolojik krizi sosyal, politik, kültürel ve tarihsel boyutlarıyla analiz etmek; jeoloji, biyoloji, çevre bilimleri, iklimbilim gibi yer, fen ve mühendislik bilimleriyle bir arada ve bu bilimlerle doğrudan ortaklık içinde krizin çözümüne yönelik bilimsel üretim ve etkinlikler yapmaktır.

 

Antroposeni ve etkilerini analiz etmek için günümüzün ölçülebilir ekolojik değerlerine bakmak yeterli değildir. Antroposenin ortaya çıkışının, yani tarih öncesi dönemlerden moderniteye gelen tarihsel ve toplumsal süreçlerin insan-merkezci olmayan paradigmalarla ele alınması ve 3 yeniden değerlendirilmesi gereklidir. Tarih, arkeoloji ve antropoloji bilimlerinin antroposen araştırmalarındaki rolü her geçen daha fazla ortaya çıkmakta, paleoiklim ve paleoekoloji araştırmalarıyla ekolojik dönüşümün ve insan-çevre ilişkilerinin derin tarihi üzerinde kavrayışımız gelişmektedir. İnsanın avcı-toplayıcı olduğu dönemlerde çevre üzerindeki antropojenik etkilerinin araştırılması bize bugün alacağımız politik tutum ve kararlar konusunda yol gösterici olabilir, veya Neolitik Dönemden itibaren insanın doğal varlıklar üzerinde kurduğu tahakküm ve güç ilişkisinin tarım ve hayvancılık politikaları bağlamında ele alınması, günümüz insan-çevre-ekoloji ilişkilerinin yeniden kurulmasında ders verici nitelikte olabilir.

 

Diğer yandan, Antroposen aynı zamanda bir düşünce biçiminin sonucudur. İnsan-merkezci, doğayı nesneleştirici, tüketime dayalı ve sadece kar amaçlı işleyen kapitalist düşüncenin özellikle modern Batı düşüncesindeki baskın yeri ve günümüze kadar süregelen yoğun etkisi ve bu düşünce tarzının küreselleşmeyle birlikte dünyanın tüm bölgelerine şu veya bu şekilde yayılmış olması üzerinde durulması gereken diğer önemli bir konudur. Tüketime ve atık üretmeye dayalı insan davranışlarının değişmesini gerektiren içinde bulunduğumuz iklim krizi, insanın doğayı ve çevreyi nasıl düşündüğünü de radikal olarak değiştirmesini zorunlu kılar. Jeolojik, astronomik, evrimsel biyolojik bakış açılarından beslenen yeni felsefi düşünce biçimleri günümüz krizinin çözümü açısından önemli bir imkan sunmaktadır. İnsan-merkezci, yani insanı evrenin ve tarihin merkezine alan ve ona ayrıcalıklı bir konum atfeden Modern düşünceden sıyrılmak antroposene ilişkin sorunlarımızın ve onu sürdürülür kılan davranış şekillerinin değişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Felsefi akımlar içinde son zamanda popüler olan, nesne yönelimli ontolojiler veya ontolojik simetri anlayışı antroposenin ekolojik, bireysel ve toplumsal krizlerine cevap bulmaya yönelik olarak tasarlanmıştır. Araştırma grubumuzun bir ayağı da Antroposeni yaratan ve sürdüren felsefi ve teorik düşünce biçimlerinin eleştirel analizidir.

 

Antroposen, bir ekoloji krizi olduğu kadar, bir insanlık krizidir. Bu kriz, olumsuz etkilerini doğal afet, kıtlık, göç, kuraklık, savaş ve pandemi gibi geniş bir yelpazedeki olaylar zincirinde görünür kılar. İnsanlığın tümünü etkileyen bu durum, özellikle dezavantajlı topluluklar için sonuçları ölüme kadar giden etkiler yaratır. İklim krizine bağlı yoksulluk, göç, savaş, 4 hastalık, açlık ve ölüm gibi olayların daha çok arttığı bir gerçektir. Türkiye, 6 Ekim 2021 tarihinde Paris Antlaşması’nı resmen yürürlüğe koyarak 2053 yılına kadar Net Sıfır Emisyon hedefini benimsemiştir. Nitekim, Türkiye emisyon salımı sıralamasında 16 gibi yüksek bir sırada yer almakta ve dünyadaki tüm emisyonların %1.05’ini üretmektedir. Akdeniz enlemlerinde yer alan Türkiye, şimdiden kuraklığın, ormansızlaşma ve erozyonun en çok görüldüğü ülkeler arasındadır. Ülkemiz aynı zamanda iklim sebepli ekolojik göçün ve yine yoksulluk ve kıtlık temelli kitlesel göçlerin de önemli güzergahlarından biridir. Bu nedenle, Antroposen, temelinde toplumsal ve politik bir konudur. Çok acil olarak sosyal adaleti ve barışı ön plana alan iklim politikalarının geliştirilmesini ve kamu kaynaklarının bu alana kaydırılmasını mecburi kılar. Önümüzdeki yüz yıl geliştireceğimiz politikalar, sadece gezegenin ekolojisini değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik hayatın gidişatını kökünden etkileyecektir. Çalışma grubunun amaçlarından biri de Antroposenin yarattığı bu sorunlara dikkat çekmek, Türkiye özelinde geliştirilebilecek sosyal politika ve hukuki mevzuatlar için somut önerilerde bulunmaktır.

bottom of page